Şimdiye kadar hiç utanmadan birilerinin hikayelerini yazdım. Bazen bildiğim anıları serpiştirdim, sevmediklerimi değiştirdim… Çoğunlukla da hiç bilmediğim insanların öykülerini, anılarını, düşüncelerini yazdım. Yazar olmanın %99’u uydurmak ve şizofreniyi yasallaştırmak değil midir zaten?
Benim de hikayem yazılmış mıdır? Yazarı düşüncelerimi uydurmuş olmaktan gurur duymuş mudur? Kırmızı bir öykünün hala biraz hüzünlü ama artık neşeli cümlelerinde altım çizilmiş midir?
Bugün; yaralarını kat kat kapattığını bile unutmuş, sıradan bir günde sargılarını yanlışlıkla bir kıymıkla buluşturan ve istemeden söken kadını yazdım. İpliklerin arasında durup yaralarına baktı, sadece izleri gördü.
O kadın; olur da sen de beni yazarsan sonumu açık bırak, ben seninkini öyle yaptım. Yaraların hala açıktı da sen sadece iz kalmış olanları mı gördün yoksa cidden hepsi geçmiş miydi açıklamadım. O bizim sırrımız olsun, sen de benimkini sakla.